Hayat çok acayip deyip duruyoruz ya. Çok acayip gerçekten.
Ben tam pembe yanaklı bitanecik kardeşim, üzerinden sürekli askeri helikopterlerin uçtuğu topraklarda yaşıyor, bir yıl yeni bitti, daha üç yıl var diye evrene aşırı sitem yüklü sinyaller yayıyordum ki. Dahası varmış.
23 Ekim Pazar, saat 13:41.
Altyazı Van’da deprem dedi. Tam 20 dakika sonra açıp telefonu iyiyim dedi annem. 4 saat sonra yavru kardeşimle buluşabildiler.
20 dakika çok uzun ve 4 saat neredeyse bir ömür.
Şimdi Yasmin depremin olduğu an için “Sanırım hayatın sonunun geldiği an”, 4 saat sonra annemi gördüğü an için de “Sanırım hayatımın en güzel anı” diyor.
...
Yüzlerce insan öldü. Belki binlercesi yaralı. Çok daha fazlası evsiz, yuvasız. Annesiz, babasız, çocuksuz. Hayallerine, planlarına, biriktirdiklerine, sahip olduklarına veda eden bir kocaman kurak toprak.
Ama sen de ben de biliyoruz ki, en çok Yunus’un “Babam çok kızacak” demesine ağlasan da, içimizi acıtan çok daha fazlası.
O evleri yapan; izin veren; ağzından “ilahi adalet” lafı çıkabilen; yanı başındaki insana bile geçmiş olsun diyemeyecek kadar uzak; facebooku twitterı çözüm için değil, yardım çağrısı için değil, “oh olsun” için “vay efendim” için kullanan; sıcak koltuğunda anlamadan, bilmeden, sormadan hesap soran; 12 yıl boyunca topladığı, adı deprem olan vergiyle duble yol yaptığını söyleyen; insan hayatını siyasete alet eden de insan.
Ama bak hemen onun yanında, Van’ı hiç görmemiş, hiç bilmemiş ama çantasını sırtına alıp bilmediği topraklara, bir çadır kurmaya, bir çocuğa oyuncak götürmeye, bir annenin elini tutmaya giden; reklam için, takipçi için, başka herhangi bir amaç uğruna ya da sadece yardıma ortak olma uğruna, ortaya bir örülmüş atkı, bir yardım sms i, 2 eski kazak, bir oyuncak panda, uyku tulumu içinde yün içlik, bir seyyar tuvalet ya da bir milyon dolar koyan da; depremde orda olup, terk etmeyen, 24 saat enkaz başında nöbet tutan; sessiz sakin acısını yaşayan, acıyı paylaşan da insan.
İnsanı sorgulayan bir yazı değil bu. Kanıksamamak da öfkelenmemek de gerek sonucuna çıkıyorum ben düzenli olarak. Ama deprem dediğin, hem de 7.2 gibi yolları ortadan ikiye ayıran cinsten olanı, nasıl kocaman bir felaketse; bir arada, yan yana durmamız gereken, köşe bucak aradığın insanlığına , bir başkasının hayatına dokunarak ulaşabileceğin bir de fırsat aslında. Ezgi Başaran bak burda“Bu bir ciğer testi, maalesef kalanlar oldu ve ikmali yok” dedi.
Sen!
Bütün yaptıkların, hissettiklerin, söylediğin her söz gerçekten Van’a mı bir daha düşün. Yoksa içindeki pişmanlıkla kederin şimdi herkesten daha mı büyük ya da elinden gelenler ve sırtındaki yorgunluğunla kocaman mı güzelleştin?
İnsanın en muazzam özelliği her şeyi unutabilmesi ya.
23 Ekim’deki Van’ a ve içindeki insana karşı nasıl durduğunu unutma nolur!
...
Bugün Cumhuriyet Bayramı. Bu toprakları, yan yana durabilmeyi başararak bir arada tutan insanların bayramı. Tam da hatırlamaya, dönüp geçmişe bakmaya ve kutlamaya ihtiyacımızın olduğu gün. Kutlu olsun!
Umalım her şey çok güzel olsun!