Showing posts with label Eze. Show all posts
Showing posts with label Eze. Show all posts

Monday, May 18, 2015

Çocukla Güney Fransa-Eze


Bu çocuklu tatil yazıları konusunda sebepsiz ve anlamsız bir sorumluluk hissi dürtüyor beni. Sanki ben bu yazıları yazınca çocuklu bir miktar aile, bekledikleri motivasyonu bu yazılarda bulup, bebekleriyle, çocuklarıyla tatile çıkıp aşırı mutlu olacaklarmış gibi. Hayata ve bana ve bu yazılara lanet ederek tatilin bir an önce bitmesini dileyecek olmanız da ihtimaller dahilinde tabi. 

Konuyu dağıtmadan fotoğraflarda gördüğünüz olay yerine odaklanıyorum. Bu fotoğraflar Eze'in gerçek güzelliğinin çok uzağındalar, idare edin. Eze, tatilimizin en büyülü, en gerçek olamayacak kadar güzel, en dünyanın tepesi ve merkezi olabilecek noktasıydı. 

Eze'e Nice'ten Garibaldi meydanın bir paralel caddesinden, 82 numaralı otobüsle, ilk gün aldığımız 7 days pass kartımızı kullanarak yarım saatte ulaştık. Yol muhteşemdi. Otobüs tepeleri çıkarken gördüğüm manzara, o en olmadık yerlerdeki muhteşem evler, uçurumun tepesindeki havuzlar, o yeşil o mavi ve o başka hiçbir şey. Nice'ten Eze'e otobüsle giderseniz Eze'in bizim gezdiğimiz tepe yani köy kısmında, trenle giderseniz bizim gezmediğimiz sahil kısmına inersiniz.  Sahil ve köy arasında dik, zorlu ve yaklaşık 45 dakika süren bir yol varmış. O yüzden çocukla Eze'e gidiyorsanız otobüsle gidip köyde inmeniz daha mantıklı olabilir. Eze'i çocukla gezmenin kolay olduğunu söyleyemeceğim. Ne kadar küçücük bir köy olsa da gezerken düz bir yolu değil geniş merdivenlerden oluşmuş patikaları tırmanıyorsunuz ve bu bebek arabasıyla gezmeyi oldukça zorlaştırıyor. 


Biz ortamın büyüsüne ve güzelliğine kendimizi kaptırıp en tepeye kadar, manzaranın muhteşem ve eşsiz olduğu kaktüs bahçesine kadar çıktık. Bu bahçenin girişi 6 euro. Kaktüsler için değil manzara için giriyorsunuz ve buna değiyor. Dünyanın tepesinde gibi hissettiğim çok büyülü bir yerdi. Tam olarak insanın aklından bütün sevdiklerini geçirip, o an olduğu yerde birlikte olmayı dilediği bir an vardır ya, öyle bir andı. Hayatımda hiç meditasyon yapmadım ama o zirvede çok iyi meditasyon yapılır diye düşündüm. Sevdiğinize sarılmak için de harika bir noktaydı, Ve oğlunuzu emzirmek için de. Şükür tepesi de diyebiliriz bence o noktaya.

 İniş yolu yine "dur oğlum yavaş koş"lu, "ah bu dükkan ne güzel", "şu ev bizim olsun"luydu. O tepeye, o kadar taşı kim nerden, nasıl, hangi motivasyonla taşıyıp bu sempatik köyü kurmuş diye düşünerek aşağı indik. Biz Eze'i gezdikten sonra hava biraz bozduğu için sahile inmek istemedik ve hatta ordan Monaco'ya gitme planı yapmamıza rağmen, bir sonraki Monaco otobüsüne 1.5 saat olduğu için atlayıp Nice'e döndük. Eze'e tekrar, yol boyunca gördüğüm o yeşil tepelerin arasında saklı, uçuruma bakan havuzları olan ve minik birer otel olduğuna inanmak istediğim o yerlerden birinde bir üç kalmak için tekrar gitmeyi çok isterim. Size de Nice'e gitmişken mutlaka ama mutlaka bu sempatik ve büyülü köyü de ziyaret etmenizi tavsiye ederim.