Bir rötarlı ayın unutulmaz karelerinden daha merhaba!
Bu kez arkamda Ankara bozkırında kavrulan başakları, bir düğün sebebiyle güneye inen İç Anadolu insanının deniz şerefine soda limon kaldırması acayipliğini bıraktım.
Bu güzel Haziran ayında yine domates, peynir ve fesleğenin muhteşem bir aradalığından vazgeçmedim.
Rejim yapar görünümlü bir obur olarak çiğ börekleri mideye indirmekten de geri kalmadım.
Ayın kitabını ay içinde bitiremedim. Sanırım bir kiraz ağacını tek başıma yedim.
Erman'la bütün bir gün şımarıp geride bıraktığımız 9 yılı kutladık. Puantiyeli nevresim takımlarına aşık oldum. Mesafeli durduğum supergalara bu şahaneler sayesinde kucak açtım.
Ankara'ya tepeden bakıp bu beton yığınını nasıl sevdiğimi düşündüm.
Dünyanın en bebe en mis en kocaman en minicik kız kardesini sevdim, öptüm, kucakladım, şiddetli bir sevgi gösterisi örneği sergiledim.
Ve bütün işleri son dakikaya bırakmış olmama rağmen, yolculuk vaktinden hemen önce elime geçen İspanya vizemle mutlu oldum.
Şimdi bu kadar çok şeyi ben tek başıma yaptım ya.
Ben bavulumu toplarken, siz de bana Barselona'nın olmazsa olmazlarını sıralayıp biraz destek olur musunuz?