Thursday, March 24, 2011

23.03.11 benim için birkaç da kelime demek

Bir şarkıyı, sözlerinde hayatımla hiçbir ortak nokta bulamama rağmen bütün gün dinleyebildim. 20 den fazla. Hadi tekrar replay.

Müziğe para verdim. Elimde D&R poşeti ile görülmek hoşuma gidecek kadar hamım.

Birinin şoke edici sözler söylemesini istedim. B. yi kandırdım, kahve yaptık, S. yi kandırdım, fal baktık. Ayı Yogi çıktı falda.

Yeşil çayı bir yağ yakma aracı olarak öğrettiler, kullandım. Olmuşken ginkolusundan olsun iç sesi eşliğinde.

Bazen herşey herzamankinden daha fena kokuyor.

Bloga, sansür kalkana kadar yazmama kararı aldım. Kendi kendime konuşuyor gibiyim.Vazgeçtim.

Bloga moda dışında, başka bir şey yazmamayı düşündüm. “Şimdi yazayım, sonra toparlarım” dedim. Ondan da vazgeçtim. Muhtemelen herşey çok karıştığında artık geç olacak. 

Japonya’da nükleer santral, Libya’da savaş. Ben kırmızı elbisemin fotoğraflarını yüklüyorum bloga. Hayat böyle, çok uzun zamandır da dünyadaki açlığa rağmen arsızca ve bencilce yemek yiyorum. Diye cıvıldadım.

Üç nokta sevmem ben. Nokta severim. İmla kuralları ihlali boyutunda.

Powerball da 8554 yaptım. Çok iyiyim.

Sevmekle korkmak hep kolkola. Yoruldum.

Elizabet Taylor’ın gözleri kapandı. Cat on a hot thin roof dvd sini aldım elime. Birkaç video izledim. Benim için eskiden nasıl varsa hala öyle var.

Geçen yaz tatilinde, Palamutbükü, denizdeki görüş mesafesi, bir de çiçek dolması. Şimdi pencereden bakarken hatırladıklarım. Geçen yılın, en hatırlanası haftası. Bütün bir yıl uğruna çalıştığım.

Masamda bir geyik, bir piglet, bir de kilden köpek var.

23.03.11 de gözlerini kapadı.

No comments:

Post a Comment